Çok farklı değişik bir adamdı,
yüzünün kırışığı ağarmış saçları gibi darmadağındı.
Kirli sakallı elleri nasırlıydı.
Deniz e yakındı ama balık tutmazdı.
En yakın arkadaşlaıda balıkçılardı.
Çok farklı değişik bir adamdı.
Sanki bile bile kendini sokağa atmıştı.
barakasını bile atılmış malzemelerden yapmıştı.
Beki de bir şeylerden kaçıyordu.
Barakasını saklarcasına sazlığın tam ortasına yapmıştı.
Çok farklı değişik bir adamdı.
Kimsesizler gibi, çoğu zaman yalnızdı.
Çilekeş bakışlıydı.
Ama kafası iyi oldu mu yüzü güler,
sohbetine doyulmazdı
O gün onu, barakasında yine yalnız bulduk.
Portakal kasasını ters çevirmiş masa yapmış,
dört tane de kütük koymuş etrafına, oturduk.
Keşke bırakmasıydım. Lisedeyken bıraktım okulu
diye başladı sohbetine ve devam etti,
Okulu bıraktım ama okumayı hiç bırakmadım,
Yolda bulduğum gazeteler dahil, elime ne geçtiyse okudum.
Yunus u, Mevlana yı da okudum, ama, ben en çok kendimi,
Ömer hayyam da buldum.
İsterseniz size şu anda bir dörtlüğünü ezbere okurum.
UNUTMA AMANSIZ FELEĞİN ÇARKINDASIN
ŞARAP İÇ ÇÜNKÜ ATEŞTEN BİR DÜNYADASIN
MADEMKİ YERİN ÖNÜNDE SONUNDA TOPRAK,
FARZETKİ ÜSTÜNDE DEĞİL ALTINDASIN.
Diyerek bir yudum daha aldı şarabından,
Gitme zamanı gelmişti.
Hoşça kal dedik ayrıldık yanından,
boynu bükük öksüz çocuklar gibi baktı arkamızdan
Çok farklı değişik bir adamdı.
Onu eskiden tanıyanlar,
anlatarak tanıttılar,
Adı Dursun ustaymış,
Aslında çok iyi bir inşaat ustasıymış,
Ailesiyle arası bozulunca, hayata küsmüş,
kendini şaraba vurmuş,
Şarabı bedava bulsa çalışmazmış ya,
arada bir şarap parası için mecburen çalışıyormuş.
Dedim ya, çok farklı değişik bir adamdı,
Sazlıktaki barakada tek başına yaşardı.
Çoktandır hiç görünmüyor.
Anlaşılan, artık barakasın da yatmıyor.
Balıkçılara sordum,
nereye gittiğini onlarda bilmiyor.
Kim bilir şimdi nerede ne yapıyordur,
belki de,
belki de bu kez, yine tek başına,
kendine bir tabut yapmış,
mezarlığın birinde yatıyordur.
Orhan Kibar